Yer bilimci Prof. Dr. Ali Mehmet Celal Şengör'ün sosyal medyada büyük yankı uyandıran sözleri, hukuki bir süreci de beraberinde getirdi. Şengör'ün bir videosunda sarf ettiği, "Ben Türk halkı kadar cahil, Türk halkı kadar ahlak kavramından yoksun bir toplum tanımadım" şeklindeki ifadeler, savcılığın harekete geçmesine neden oldu. Türk milletini alenen aşağıladığı iddiasıyla başlatılan soruşturma sonucunda, Şengör hakkında 2 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
Celal Şengör'ün Tartışma Yaratan Sözleri
Celal Şengör'ün sözleri, sosyal medyada geniş bir tartışma başlatmıştı. Birçok kişi, Şengör'ün ifadelerini kabul edilemez bulurken, bazıları ise düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini savunmuştu. Ancak savcılık, Şengör'ün sözlerinin Türk milletini aşağılama kastı taşıdığına kanaat getirerek soruşturma başlattı.
Soruşturma kapsamında ifadesi alınan Şengör'ün, sözlerinin arkasında durduğu ve herhangi bir pişmanlık belirtmediği öğrenildi. Şengör'ün avukatı ise, müvekkilinin sözlerinin eleştiri sınırları içinde olduğunu ve hakaret kastı taşımadığını savunuyor.
Hukuki Süreç Nasıl İşleyecek?
Savcılığın hazırladığı iddianame, mahkeme tarafından kabul edilirse, Celal Şengör hakkında dava açılacak. Dava sürecinde, Şengör'ün sözlerinin Türk milletini aşağılama kastı taşıyıp taşımadığı, bilirkişi raporları ve tanık ifadeleriyle değerlendirilecek. Şengör, suçlu bulunması halinde 2 yıla kadar hapis cezası alabilir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 301. maddesi, Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Türkiye Büyük Millet Meclisini, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ve devletin yargı organlarını alenen aşağılayan kişilerin cezalandırılmasını öngörmektedir. Bu madde kapsamında, daha önce de birçok kişi hakkında soruşturma açılmış ve dava açılmıştır.
Bu davanın sonucu, Türkiye'deki ifade özgürlüğü sınırları ve eleştiri hakkı konusunda önemli bir emsal teşkil edebilir. Mahkemenin vereceği karar, benzer durumlarda nasıl bir yaklaşım sergileneceği konusunda belirleyici olacaktır.
Celal Şengör'ün yargılanması, Türkiye'de ifade özgürlüğü ve toplumsal değerler arasındaki hassas dengeyi bir kez daha gündeme taşıdı. Bu dava, hem hukuki hem de toplumsal açıdan yakından takip edilecek gibi görünüyor.