İstanbul'da 19 Mart'ta gerçekleşen protestolara katıldıkları gerekçesiyle tutuklanan 3 genç daha tahliye edildi. İstanbul 65. Asliye Ceza Mahkemesi, 2911 sayılı Toplantı Gösteri ve Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet suçlamasıyla tutuklu bulunan gençlerin serbest bırakılmasına karar verdi. Ancak, gönüllü avukatların verilerine göre, İstanbul'da hala 43 genç tutuklu bulunuyor.
Protestoların Ardından Gözaltılar ve Tahliyeler
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Cumhurbaşkanı Adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu ve beraberindekilerin gözaltına alınmasının ardından ülke genelinde protestolar başlamıştı. Bu protestolar sırasında İstanbul'da bini aşkın kişi gözaltına alınmış ve bunlardan 278'i tutuklanmıştı. Ancak, son tahliye kararlarıyla birlikte bir hafta içinde özgürlüğüne kavuşan gençlerin sayısı 200'ü aştı.
Mahkeme Kararı ve Gelişmeler
11 Nisan'da yapılan şafak operasyonuyla gözaltına alınan 3 genç için İstanbul 65. Asliye Ceza Mahkemesi tahliye kararı verdi. Mahkeme, gençlerin üzerindeki tüm adli kontrol şartlarını da kaldırdı. Davanın bir sonraki duruşması 18 Nisan'da görülecek. Gençlerin savunmalarına destek olan gönüllü avukatlar, hala 43 gencin tutuklu olduğunu belirtiyor.
Türkiye'de İfade Özgürlüğü ve Protesto Hakkı
Türkiye, Anayasa ile güvence altına alınmış olan ifade özgürlüğü ve protesto hakkı konusunda zaman zaman tartışmaların odağında yer almaktadır. İfade özgürlüğü, bireylerin düşüncelerini serbestçe ifade edebilme, yayabilme ve bu düşüncelerden dolayı herhangi bir baskı altında kalmama hakkını ifade eder. Protesto hakkı ise, bireylerin veya grupların, belirli bir konuya dikkat çekmek, eleştirmek veya desteklemek amacıyla barışçıl yollarla gösteri yapabilme özgürlüğünü kapsar. Bu haklar, demokratik bir toplumun temel taşlarından biridir ve bireylerin siyasi, sosyal ve kültürel hayata aktif katılımını teşvik eder.
Ancak, Türkiye'de bu hakların kullanımı zaman zaman sınırlamalara tabi tutulabilmektedir. Özellikle, kamu düzenini bozduğu veya şiddete teşvik ettiği düşünülen protestolar, güvenlik güçleri tarafından engellenebilir veya katılımcılar hakkında yasal işlem başlatılabilir. Bu durum, hem ulusal hem de uluslararası düzeyde insan hakları savunucuları ve sivil toplum kuruluşları tarafından eleştirilmektedir. Eleştiriler, ifade özgürlüğünün ve protesto hakkının gereğinden fazla sınırlandırıldığı, bu durumun ise demokratik katılımı ve eleştirel düşünceyi zayıflattığı yönündedir.
Türkiye'nin bu konudaki yaklaşımı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ve diğer uluslararası insan hakları belgeleri ile uyumlu olmalıdır. AİHS, ifade özgürlüğünü ve toplanma özgürlüğünü korurken, bu hakların kullanımının demokratik bir toplumda gerekli olan sınırlamalara tabi tutulabileceğini de belirtir. Ancak, bu sınırlamaların meşru bir amaca hizmet etmesi, orantılı olması ve yasal bir dayanağının bulunması gerekmektedir. Türkiye'nin, ifade özgürlüğü ve protesto hakkı konusundaki uygulamalarını uluslararası standartlara uygun hale getirmesi, demokratikleşme sürecine önemli bir katkı sağlayacaktır.
Sonuç
İstanbul'daki protestoların ardından yaşanan gözaltılar ve tutuklamalar, kamuoyunda geniş yankı uyandırmıştı. Tahliye kararları sevindirici olsa da, hala tutuklu bulunan gençlerin durumu endişe verici. Bu durum, Türkiye'deki ifade özgürlüğü ve protesto hakkı tartışmalarını yeniden alevlendirirken, yetkililerin bu konuda daha hassas ve adil bir yaklaşım sergilemesi bekleniyor. Gönüllü avukatlar ve sivil toplum kuruluşları, tutuklu gençlerin serbest bırakılması için çalışmalarına devam ediyor.