08 Mayıs 2025 Perşembe

Ailede Huzur: İslam Ahlakı ile Mutlu Toplum İnşaası

Günümüzde bireylerin ve toplumların en büyük arayışlarından biri huzur ve mutluluktur. Ancak, bu arayış genellikle maddi kazanımlara odaklanarak yanlış yönlere sapmaktadır. Oysa gerçek mutluluk, maddi zenginlikten ziyade manevi doyum ve ahlaki değerlerle mümkündür. Bu bağlamda, ailede huzurun sağlanması ve toplumsal huzurun inşası için İslam ahlakının rehberliğine ihtiyaç vardır.

Manevi Doyumun Önemi

İnsan, sadece maddi ihtiyaçlarla tatmin olabilen bir varlık değildir. Bedenin ihtiyaçları kadar ruhun da ihtiyaçları vardır. Hz. İsa'nın (as) dediği gibi, "İnsan yalnız ekmekle yaşayamaz." Güzel söz, ahlak, nasihat, sohbet ve muhabbet, ruhun gıdasıdır. Bu gıdalarla beslenmeyen bir ruh, doyumsuz ve huzursuz kalır. Ünlü Tasavvuf Alimi Muhyiddin Arabi'nin dediği gibi, "Maddi hayata meyledenler için hayat deniz suyu içmeye benzer, içtikçe susuzlukları artar." Bu nedenle, mutluluk için maddi şeylerden önce manevi doyumun sağlanması gerekmektedir.

Bosna Hersek Devletinin ilk Cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviç'in şu sözü de bu durumu özetlemektedir: "En kötü kombinasyon; boş bir ruh ile dolu bir midedir." Karnı doymuş ancak ruhi donanımı eksik olan bir kişi, topluma tehlike saçabilir. Bu nedenle, insanı öncelikle manevi değerlerle donatmak ve ahlaki ilkeler doğrultusunda ruhi doygunluğa ulaştırmak gerekmektedir.

Ahlaki Eğitimin Rolü

Toplumun ve bireylerin huzuru için ahlak ve edep şarttır. Bu noktada, anne ve babalara büyük görev düşmektedir. Aileler, çocuklarını "şuurlu kafa, huzurlu aile ve Nurlu kalp" doğrultusunda yetiştirmelidir. Maalesef günümüzde aileler, çocuklarının sadece maddi başarılarına odaklanmaktadır. Oysa, çocukların öncelikle ahlaklı ve manevi değerlere sahip bireyler olarak yetişmeleri gerekmektedir.

  • Şuurlu Kafa: Bilgiyle donanmış, düşünen ve sorgulayan bir zihin.
  • Huzurlu Aile: Sevgi, saygı ve anlayışın hakim olduğu bir aile ortamı.
  • Nurlu Kalp: Allah sevgisiyle dolu, merhametli ve vicdanlı bir kalp.

ABD Eski Başkanı Theodore Roosevelt'in dediği gibi, "Bir insanı ahlaken eğitmeden sadece zihnen eğitmek topluma bir bela kazandırmaktır." Günümüzde, çocuklarımız sanki bir yarış atı gibi sadece maddi başarıya odaklandırılmaktadır. Ahlaki değerlerimiz ve örf ve adetlerimiz ne ailede, ne de okulda ve ne de toplumda çocuklarımıza öğretilmemektedir.

İslam Ahlakının Kurtarıcı Rolü

Toplumu kurtarmanın yolu İslam'dadır. İslam, adı üzerinde selamet, huzur ve esenlik demektir. Bu toplumu sekülerizm, çağdaş denilen çağdışı kanunlar veya Batıcı fikir akımları kurtaramaz. Zaten bu toplumu 100 yıldan fazladır çöküşe götürenler de bunlardır.

İslam denildiğinde sadece kelime-i şahadet getirmek, namaz kılmak, oruç tutmak, zekat vermek, Hacca gitmek anlaşılmamalıdır. İslam'ın ahlak, adalet ve muamelat anlayışı bir topluma hakim değilse, o toplum kurtulamaz. İslam sözde değil, özde uygulanmalıdır. İslam'ın ahlak, adalet ve muamelat kuralları A'dan Z'ye tüm topluma hakim kılınmalıdır.

Sonuç olarak, aile yılında benim görüş ve önerim şudur: Bu topluma İslam'ın ahlak, adalet ve muamelat (uygulama) kurallarını tepeden tırnağa hakim kılmalıyız. Bunun için de anne ve babalar çocuklarını "şuurlu kafa, huzurlu aile ve Nurlu kalp" ile geleceğe hazırlamalıdır. Ancak böyle güvende oluruz. İslam'ın hakim ve geçerli olmadığı bir toplumda asla huzur ve güven olmaz.

İlgili Haberler