
İmamoğlu'ndan Şok Sözler! Tek Adam Rejimi Mi?
Hakkında başlatılan 'Yolsuzluk' soruşturması kapsamında tutuklu bulunan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun T24'e konuk yazar olarak yazdığı yazı büyük yankı uyandırdı. İmamoğlu, yazısında Türkiye'nin neden parlamenter sisteme geçmesi gerektiğini detaylı bir şekilde açıklarken, Cumhurbaşkanlığı sisteminin yapısal sorunlarına dikkat çekti. İmamoğlu'nun, "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi diye afili bir adla anılan otoriter tek adam rejiminden başka bir sebebi yok bu olanların" ifadeleri, siyasi arenada tartışmaları alevlendirdi.
İmamoğlu'ndan Sistem Eleştirisi: Kurumlar Siyasi Çıkarlar Doğrultusunda mı Çalışıyor?
İmamoğlu, güçlü bir devlet için güçlü, kaliteli, hesap verebilir ve şeffaf kurumların gerekliliğini vurgulayarak, "Gerçek ekonomik ve idari istikrar, güçlü kurumsal yapıyla sağlanır. Çünkü kurumsal yapı, ekonomide öngörülebilir ve rasyonel kararların alınmasını sağlar." değerlendirmesinde bulundu. İktidarın siyasi çıkarları doğrultusunda faaliyet gösterdiğini iddia ettiği kurumları profesyonel yapılara dönüştüreceklerini belirtti. Medyadan yerel yönetimlere, seçimlerden adalet sistemine kadar birçok konuda da açıklamalarda bulunan İmamoğlu'nun sözleri, geniş yankı uyandırdı.
İmamoğlu'nun açıklamalarından öne çıkan bazı başlıklar:
- "Cumhurbaşkanının İki Dudağının Arasında": Milletvekillerinin, Cumhurbaşkanının iki dudağının arasından çıkacak bir çift sözü beklediği bir yasama...
- "Yargı Bağımsızlığına Veda": Cumhurbaşkanı adaylarını, parti liderlerini, seçilmiş milletvekillerini cezaevine dolduran bir yargı...
- "Faiz Sebep Enflasyon Sonuç": Cumhurbaşkanının talimatıyla faizleri düşürüp önce enflasyonu sonra faizleri zıplatan bir yürütme...
İmamoğlu, bu tespitlerle Türkiye'nin kuvvetler ayrılığına, denge ve denetime, yargı bağımsızlığına, demokrasiye, adalete, liyakate ve iyi yönetime veda ettiğini savundu.
"Ne Oldu Da İşler Bu Hale Geldi?"
İmamoğlu, "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi diye afili bir adla anılan otoriter tek adam rejiminden başka bir sebebi yok bu olanların" diyerek, 2018'de resmen başlayan sistemin birçok sorunun kaynağı olduğunu öne sürdü. 2016'daki darbe girişiminin yol açtığı siyasi atmosferi ve OHAL kapsamında basın ve ifade özgürlüğünün kısıtlandığı ortamı kullanarak yapılan anayasa değişikliğiyle Türkiye'nin yüz elli yıllık parlamenter sisteminin sona erdirildiğini belirtti. Gazi Meclis'in zayıflatıldığını, Meclisin kanun yapma, bütçe belirleme ve hükümeti denetleme işlevinin zayıflatıldığını vurguladı.
İmamoğlu, yazısına şöyle devam etti: "Geçmişte, devletin tarafsız başı olan Cumhurbaşkanı artık bir siyasi partinin genel başkanı; yürütmenin başı olarak seçimlerde partisinin milletvekili listelerini belirleyip yasama üzerinde kontrolsüz bir güç edinmiş durumda. Tüm bu yapısal sebeplerle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi parlamentoyu esaslı ölçüde zayıflattı."
"Önümüzdeki İlk Seçimlerden Sonra Bunları Tek Tek Yapmaya Başlayacağız"
İmamoğlu, yasama ve yargının yürütme üzerindeki denge ve denetleme gücünün zayıflatıldığını, yürütmenin fiilen yasama ve yargıyı kontrol etmeye başladığını savundu. Yürütmenin bütünüyle Cumhurbaşkanına devredildiği bir “süper başkanlık” modelinin getirildiğini, kuvvetler ayrılığı ilkesinin fiilen ortadan kalktığını ve kuvvetler birliği modeline geçildiğini iddia etti. Berekete, refaha, adalete, liyakate ve iyi yönetime kavuşabilmek için bu tek adam rejiminden kurtulmak, demokrasiye, kuvvetler ayrılığına ve hukukun üstünlüğüne dönmek zorunda olduklarını belirtti. İmamoğlu, yargıyı bağımsız, Meclis'i yeniden siyasetin merkezi kılmadan, yürütmeyi ehliyet sahiplerine teslim etmeden ve Cumhurbaşkanının gücünü sınırlamadan ne refaha kavuşabileceklerini ne adalete ne de berekete.
İmamoğlu, bütün bunların gerçekleşeceği bir Türkiye'nin uzak olmadığını ve önümüzdeki ilk seçimlerden sonra bunları tek tek yapmaya başlayacaklarını söyledi.
Ekrem İmamoğlu'nun bu açıklamaları, Türkiye'nin siyasi geleceği ve yönetim sistemi tartışmalarını yeniden alevlendirdi. İmamoğlu'nun parlamenter sisteme dönüş çağrısı ve mevcut sistem eleştirisi, muhalefet partileri tarafından desteklenirken, iktidar kanadından henüz resmi bir yanıt gelmedi. Ancak, İmamoğlu'nun bu çıkışı, önümüzdeki seçimlerde yönetim sistemi konusunun önemli bir gündem maddesi olacağının sinyallerini veriyor.