
İran Enerji Savaşına mı Girecek? Kritik Dönemeç!
İsrail'in İran'a yönelik hava saldırıları ve ABD'nin dahil olmasıyla tırmanan gerilim, bölgeyi yeni bir dönemece soktu. İranlı aktivist Araz Bağban, bu savaşın toplumsal ve siyasal etkilerini, İran sosyalist hareketinin pozisyonunu ve olası bir enerji savaşını bianet'e değerlendirdi. İran'ın bu çıkmazdan kurtulmak için enerji savaşını bir seçenek olarak değerlendirebileceği belirtiliyor.
Savaşın Seyri ve İran Halkının Durumu
İsrail'in "Yükselen Aslan Operasyonu" ile başlattığı hava saldırıları, İran'ın nükleer tesislerini, askeri hedeflerini ve sivil alanlarını hedef aldı. İran'ın misilleme olarak gerçekleştirdiği "Doğru Vaat-3" operasyonu ise İsrail'in kuzey ve güney bölgelerini hedef aldı. Karşılıklı saldırılarda yüzlerce sivil hayatını kaybetti. ABD'nin de savaşa dahil olmasıyla durum daha da karmaşık bir hale geldi.
Araz Bağban, İran halkının büyük bir öfke ve endişe içinde olduğunu belirtiyor. Bu öfkenin bir kısmı İsrail ve destekçisi ABD'ye yönelikken, bir kısmı da bölgesel politikalarından dolayı bu savaşın sorumlusu olarak görülen İslam Cumhuriyeti'ne yönelmiş durumda. Halk, hem etkin bir şekilde savunulmamaktan hem de yıkımın boyutlarından dolayı öfkeli. Ayrıca, savaşın yaratacağı ekonomik felaket ve belirsizlik de endişe kaynağı.
Bağban, Tahran'ın saldırıların merkezinde olması nedeniyle halkın şehri terk etmeye çalıştığını ancak 12 milyonluk bir şehirden çıkmanın zorluğunu vurguluyor. İran halkının yaşadığı bu zorlu süreç, ülkenin geleceği açısından büyük bir belirsizlik yaratıyor.
İran Sosyalist Hareketinin Rolü
Araz Bağban, İran sosyalist hareketinin bu savaşın neredeyse tamamen dışında yer aldığını belirtiyor. İslam Cumhuriyeti'nin baskıları nedeniyle örgütlülük ve etki bakımından zayıf kalan bu hareket, henüz toplumun potansiyel devrimci kitlelerine ulaşabilmiş değil. Bu nedenle, bildirilerin büyük bir kısmı yurt dışı kaynaklı örgütlerden kamuoyuna sunuluyor.
Bağban'a göre, İranlı sosyalistler bildirilerinde ABD emperyalizmi destekli İsrail saldırısını kınarken, İslam Cumhuriyeti'nin gerici ve baskıcı doğasına da değiniyor. Ancak, hiçbir yapı İsrail'in saldırısını rejimin baskısından kurtulmak adına bir fırsat olarak nitelendirmiyor. Çoğu sosyalist hareket mensubu, saldırı ve işgale karşı bağımsız bir mücadelenin verilmesi gerektiğini dile getiriyor.
- Sosyalist hareketin zayıflığı
- Örgütlenme zorlukları
- Toplumsal muhalefetle bağ kurma eksikliği
Enerji Savaşı ve Gelecek Senaryoları
Savaşın gelişimine dair öngörülerini paylaşan Araz Bağban, savaşın bir süre daha devam edeceğini ve İsrail ile ABD'nin İran'ı bombalamaya devam edeceğini belirtiyor. ABD'nin İran'ın nükleer tesislerine saldırmasıyla savaşın doğrudan bir parçası haline geldiğini vurguluyor. Trump'ın müzakere masasına dönme şartı koşması ise yeni bir müzakere olasılığını ortadan kaldırıyor.
Bağban, İslam Cumhuriyeti'nin bu çıkmazdan kurtulmak için süreci enerji savaşı gibi başka yönlere sürükleyebileceğini ifade ediyor. Ancak böyle bir savaşın en çok Körfez'deki komşularına ve bölge petrolüne ihtiyaç duyan Çin'e zarar vereceğini belirtiyor. Bu durum, İran'ın Çin ve komşularıyla olan ilişkilerini kötüleştirebilir.
Savaşın durdurulması durumunda bile İran, askeri ve sanayi tesislerini tekrar inşa etmek için uzun bir zamana ve maddi kaynağa ihtiyaç duyacak. Zaten ambargo altında olan İran, savaşın getirdiği tahribatla birlikte daha büyük bir ekonomik zorluğun içine girecek. Bu nedenle, uluslararası toplumsal bir baskıyla bu emperyalist savaşın durdurulması gerekiyor.
Sonuç olarak, İran'ın içinde bulunduğu bu kritik süreç, sadece bölgesel değil, küresel etkileri de beraberinde getirebilir. Enerji savaşının tetiklenmesi, dünya ekonomisini olumsuz etkileyebilir ve yeni çatışma alanları yaratabilir. Bu nedenle, uluslararası toplumun bu krize çözüm bulmak için daha aktif rol oynaması gerekmektedir. İran halkının yaşadığı zorlukların hafifletilmesi ve bölgede kalıcı barışın sağlanması için diplomatik çabaların artırılması büyük önem taşımaktadır.