DEM Parti Iğdır Milletvekili Yılmaz Hun, 15 Mayıs Kürt Dil Bayramı'nın resmi tatil ilan edilmesi için TBMM'ye kanun teklifi sundu. Teklif, Kürtçenin yıllardır süren inkar ve yasaklamalara karşı bir adım olarak değerlendiriliyor. Peki, bu teklif yasalaşırsa neler değişecek? Kürtçe üzerindeki baskılar tamamen kalkacak mı?
Kürtçe'nin Tarihi ve Önemi
Bir halkın dili, sadece iletişim aracı değil, aynı zamanda o halkın hafızası, kültürel kimliği ve varoluş biçimidir. Kürtçe, Türkiye'de milyonlarca vatandaşın anadili olmasına rağmen, uzun yıllar boyunca yapısal ve sistematik inkar, dışlama ve yasaklamalara maruz kalmıştır. Bu baskıcı politikalar, Kürt halkının diliyle birlikte tarihsel birikimlerini ve kültürel mirasını yok saymıştır.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan bu yana geçen yüzyılda Kürtçe, sistematik olarak baskıya uğramış, asimilasyon politikalarıyla geriletilmeye çalışılmış ve anayasal güvencelerden yoksun bırakılmıştır. 1980 darbesi sonrası Diyarbakır Cezaevi'nde Kürtçe konuşan mahkumların ağır işkencelere maruz kalması, bu baskının en acı örneklerinden biridir. 1991'de dil yasağı kalkmasına rağmen, Kürtçe'nin kamusal alanda kullanımının önü hala tam olarak açılmamıştır. Özellikle 2016 sonrası OHAL ile birlikte Kürtçe yayın yapan dernek, kültür merkezi ve dil okullarının kapatılması, Kürtçe tiyatro oyunlarının yasaklanması ve belediyelerdeki çok dilli tabelaların kaldırılması, bu baskının devam ettiğini göstermektedir.
15 Mayıs: Kürt Dil Bayramı'nın Anlamı
Kürt halkı, tüm baskılara rağmen dilini yaşatmak için büyük bir direnç göstermiştir. 15 Mayıs, bu direncin simgesel karşılığıdır. 15 Mayıs 1932'de Celadet Ali Bedirxan öncülüğünde yayımlanan Hawar dergisi, Kürtçenin Latin alfabesiyle modern bir yazın diline kavuşmasını sağlamıştır. Bu nedenle 15 Mayıs, 2006 yılından itibaren "Kürt Dil Bayramı" olarak benimsenmiştir.
Yılmaz Hun'un sunduğu kanun teklifi, 15 Mayıs'ın Kürt Dil Bayramı olarak tanınmasını ve resmi tatil ilan edilmesini öngörüyor. Bu adımın, devletin kendi vatandaşlarına ve onların kültürel varlıklarına yönelik eşitlikçi ve çoğulcu bir yaklaşıma geçişin göstergesi olacağı belirtiliyor. Ayrıca, bu adımın Türkiye'nin uluslararası yükümlülüklerine uyumlu, demokratik hukuk devleti ilkesini esas alan yeni bir dil politikası anlayışının başlangıcına işaret edeceği ifade ediliyor.
Kanun Teklifinin Muhtemel Etkileri
Eğer bu kanun teklifi yasalaşırsa, 15 Mayıs Kürt Dil Bayramı olarak kutlanacak ve resmi tatil ilan edilecektir. Bu durum, Kürtçe'nin Türkiye'deki statüsünü güçlendirecek ve Kürt halkının diline ve kültürüne verdiği değeri gösterecektir. Ayrıca, bu adımın Türkiye'nin farklı kimliklerin, dillerin ve kültürlerin eşit yurttaşlık temelinde bir arada yaşayabileceği bir ülke olma yolunda önemli bir adım olacağı düşünülüyor.
Ancak, bu kanun teklifinin meclisten geçip geçmeyeceği henüz belirsiz. Teklifin kabul edilmesi durumunda, Türkiye'de Kürtçe'nin geleceği ve Kürt halkının hakları konusunda önemli bir dönüm noktası yaşanabilir. Bu gelişme, sadece Türkiye için değil, bölgedeki diğer Kürt nüfusu için de emsal teşkil edebilir.
Sonuç olarak, DEM Parti'nin Kürt Dil Bayramı'nın resmi tatil ilan edilmesi için sunduğu kanun teklifi, Kürtçe'nin Türkiye'deki geleceği açısından kritik bir öneme sahip. Bu teklifin yasalaşması, Kürt halkının uzun yıllardır süren taleplerinin karşılanması ve Türkiye'nin daha demokratik ve çoğulcu bir ülke olma yolunda ilerlemesi için önemli bir fırsat sunuyor.