Suriye Cumhurbaşkanlığı, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile Ahmed eş-Şara yönetimi arasında 10 Mart'ta varılan anlaşmaya ilişkin önemli bir açıklama yaptı. Açıklamada, SDG liderliğinin son dönemde "federalizm ve sahada ayrı bir gerçeklik oluşturulmasına yönelik girişimlerde bulunduğu ve bu yönde açıklamalar yaptığı" belirtildi. Bu durum, Suriye'nin geleceği hakkında ciddi endişelere yol açtı.
Federalizm Girişimleri Reddedildi
Eş-Şara yönetimi, SDG'nin bu adımlarının 10 Mart anlaşmasının içeriğiyle "açıkça çeliştiğini" ve "ülkenin birliğini ve toprak bütünlüğünü tehdit ettiğini" öne sürdü. Bu açıklama, 26 Nisan'da düzenlenen ve "ademi merkeziyetçi ve demokratik bir devlet çağrısının" yapıldığı ‘Rojava Kürt Birliği ve Ortak Tutum Konferansı’nın ardından geldi. Konferansta Suriyeli Kürtler, ademi merkeziyetçi ve demokratik bir devlet talebinde bulundu. Bu durum, Suriye'deki siyasi gerilimi daha da tırmandırdı.
Suriye'nin resmi haber ajansı SANA'nın aktardığına göre, Eş-Şara yönetiminden yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"Anlaşmanın özel veya dışlayıcı projelerden uzak, kapsamlı bir ulusal ruhla hayata geçirilmesi halinde yapıcı bir adım olacağı değerlendirilmektedir. Kapsamlı bir ulusal mutabakat olmadan federalizm veya özyönetim adı altında bölücü bir gerçeklik dayatma veya ayrı yapılar oluşturma girişimlerini açıkça reddediyoruz."
Bu ifadeler, Suriye yönetiminin federalizm girişimlerine karşı net bir duruş sergilediğini gösteriyor.
"Suriye'nin Birliği Kırmızı Çizgimizdir"
Açıklamada, Suriye'nin toprak bütünlüğü ve halkının birliğinin kırmızı çizgi olduğu vurgulandı. Bu çizginin ihlalinin, ulusal saflardan uzaklaşma ve Suriye'nin birleşik kimliğine saldırı anlamına geldiği belirtildi. Ayrıca, Suriye'nin bazı bölgelerinde demografik değişime doğru tehlikeli eğilimler gösteren, Suriye'nin toplumsal yapısını tehdit eden ve kapsamlı bir ulusal çözüm umutlarını zayıflatan uygulamalar konusunda derin endişeler dile getirildi. Bu endişeler, Suriye'nin geleceği hakkında ciddi soru işaretleri yaratıyor.
Eş-Şara yönetimi, SDG'nin kontrolündeki bölgelerde Suriye devlet kurumlarının çalışmalarının aksatılmaması ve vatandaşların bu kurumlardan hizmet almalarının kısıtlanmaması konusunda uyarılarda bulundu. Ayrıca, ulusal kaynakların tekelleştirilmesine ve devletin sınırları dışında sömürülmesine karşı uyarıda bulunuldu; bunun, bölünmeleri derinleştirerek ulusal egemenliği tehdit edebileceği belirtildi.
SDG'ye Ortaklık Çağrısı
Eş-Şara yönetimi, SDG liderliğinin Araplar, Kürtler, Hristiyanlar ve diğer yerli grupların bir arada yaşadığı kuzeydoğu Suriye'de karar alma süreçlerini tekeline alamayacağını vurguladı. Herhangi bir unsurun kararına el konulması ve temsilinin tekelleştirilmesinin kabul edilemez olduğu belirtildi. Gerçek ortaklık ve tüm taraflar için adil temsil olmadan istikrar ve gelecek olamayacağı ifade edildi. Kürtlerin ve Suriye halkının tüm unsurlarının haklarının, hiçbir dış müdahaleye veya yabancı vesayete gerek kalmaksızın, tam vatandaşlık ve kanun önünde eşitliğe dayalı tek bir Suriye devleti çerçevesinde korunduğu ve yaşatıldığının altı çizildi.
Son olarak, anlaşmanın tarafları, özellikle SDG, varılan anlaşmaya samimiyetle bağlı kalmaya ve dar veya dışsal kaygıların önünde en yüce ulusal çıkarları ön planda tutmaya çağrıldı.
Suriye'de çözümün ancak halkın iradesine dayanan, ülkenin birliğini ve egemenliğini koruyan, her türlü yabancı vesayet ve hegemonyayı reddeden, Suriyeli, ulusal ve kapsamlı bir çözüm olabileceği yönündeki kararlı tutum bir kez daha vurgulandı. Bu durum, Suriye'nin geleceği için umut ışığı olsa da, SDG'nin federalizm ısrarı ve Suriye yönetiminin buna karşı duruşu, ülkedeki siyasi belirsizliği sürdürüyor.