Türkiye'de son zamanlarda artan kriminal olaylar, toplumda büyük bir endişe yaratıyor. Medyaradar analisti Atilla Akar, cezaevi firarisi Mustafa Emlik'in Balıkesir'de gerçekleştirdiği vahşeti ve benzeri olayları değerlendirerek, kriminalizmin artık kırmızı alarm verdiğini belirtiyor. Akar, bu tür olayların sadece sayısal olarak değil, nitelik olarak da arttığına dikkat çekiyor.

Artan Şiddet ve Toplumsal Çürüme

Atilla Akar'a göre, toplumdaki kriminal azgınlaşma maalesef katlanarak devam ediyor. Her gün yeni bir şiddet olayının yaşanması, durumun vahametini gözler önüne seriyor. Balıkesir'in Edremit ilçesinde yaşanan olayda, cezaevi firarisi Mustafa Emlik'in bir uzman çavuşu ve bir jeoloji mühendisini öldürmesi, ardından 2'si polis 7 kişiyi yaralaması, bu artışın en somut örneklerinden biri. Akar, bu tür olayların artık "ekstrem" değil, yeni tip suç ve suçlu dalgasının "normal" bir parçası olduğunu vurguluyor.

• Şiddet olaylarının artması
• Suçların niteliğinin değişmesi
• Toplumsal değerlerin erozyona uğraması

Akar, bu durumu toplumsal çürümenin bir yansıması olarak görüyor. Ona göre, toplumda uygar ilişkilerin bitmeye doğru gitmesi, suçun ve suçluların adeta frenleri patlamış gibi üzerimize gelmesine neden oluyor. Herkesin sokağa çıktığı andan itibaren tehlike altında olduğunu belirten Akar, devletin bu sorunun üzerine gitmekte yetersiz kaldığını ifade ediyor.

Kötülük Soluduğumuz Havaya Sinmiş Durumda

Atilla Akar'a göre, toplum artık öyle bir noktaya geldi ki bütün değerler altyapısı ve geleneksel davranış kalıpları ayaklarımızın altından kayıyor. Aile kurumu zaten dökülüyor. Okullardan artık edepli insan yetişmiyor. Bütün bunlar cehaletle de harmanlandığında varın sonunu siz tahmin edin. İnsanın canı, malı, namusu, huzuru kolaylıkla çiğnenebilir oldu. Kötülük soluduğumuz havaya sinmiştir!

Kriminal Tehdit Yakınımızda

Atilla Akar'ın analizleri, Türkiye'de kriminal olayların artışıyla birlikte toplumsal bir tehdidin de büyüdüğünü gösteriyor. Devletin bu konuda daha etkin önlemler alması ve toplumun değerlerini yeniden inşa etmesi gerekiyor. Aksi takdirde, gelecekte daha büyük sorunlarla karşılaşmamız kaçınılmaz olabilir. Akar, toplumun giderek bir "Orman yasası" vakumu içine çekildiğini ve ufukta bir "Kriminal kaos" ihtimalinin belirdiğini söylüyor. Bu durumun önüne geçmek için hukuki, ekonomik, sosyal, kültürel ve eğitsel önlemlerin alınması gerektiğini vurguluyor.