Basın Özgürlüğü Alarm Veriyor! Türkiye Kaçıncı Sırada?
Gündem

Basın Özgürlüğü Alarm Veriyor! Türkiye Kaçıncı Sırada?


02 May 20255 dk okuma42 görüntülenmeSon güncelleme: 18 August 2025

Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün 2025 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi raporu yayınlandı. Rapora göre Türkiye, 180 ülke arasında 159. sıraya gerileyerek basın özgürlüğü konusunda "çok vahim" kategorisinde yer aldı. Bu düşüş, Türkiye'deki medyanın karşı karşıya olduğu zorlukları ve baskıları bir kez daha gözler önüne seriyor. Peki, bu gerilemenin nedenleri neler ve Türkiye'yi bekleyen sonuçlar neler?

Basın Özgürlüğünde Türkiye Alarm Veriyor

Türkiye'nin basın özgürlüğü endeksindeki düşüşü, son yıllarda sürekli bir gerileme trendi izliyor. 2002 yılında 99. sırada yer alan Türkiye, 2016'dan itibaren düşüşe geçerek 2025'te 159. sıraya kadar geriledi. Bu durum, Türkiye'deki gazetecilerin ve medyanın karşılaştığı baskıları ve zorlukları açıkça gösteriyor. RSF Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu, bu gerilemeyi endişeyle karşıladıklarını belirterek, "Türkiye medyası tek sesliliğe mahkum edilemez" uyarısında bulundu.

Önderoğlu, Türkiye medyasının ekonomik faktörler bakımından da gerileme gösterdiğine dikkat çekerek, şu önemli noktalara değindi:

  • Medya sermayesinin ilan ve reklam gibi yollarla kamu eliyle ayrımcı tarzda desteklenmesi.
  • Eleştirel yayın kuruluşlarının keyfi tarzda para cezalarıyla hedef alınması.
  • Dijital çağda bağımsız medyanın gelir modellerinin desteklenmemesi.

Bu faktörlerin, Türkiye medyasını son yıllarda endişe verici bir kırılganlığa taşıdığını vurguladı. Ayrıca, yasal ve fiziki baskılardan usanan gazeteciliğin, uzun yıllar demokratik düzenleme ve güvenceden yoksun kaldıktan sonra, şimdi de ekonomik istikrarsızlığın getirdiği darbeyle zayıfladığını belirtti. Karşı karşıya olunan tehlikenin, medyada tek sesliliğe yol açabileceği uyarısında bulundu.

Ekonomik Baskılar Basın Özgürlüğünü Tehdit Ediyor

Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'ndeki ekonomik gösterge, 2025'te düşüş göstermeye devam ederek kritik bir eşiğe ulaştı. Rapora göre, basın özgürlüğünün durumu ilk kez bu faktöre bağlı olarak dünya çapında zora girdi. RSF Yayın Direktörü Anne Bocandé, ekonomik bağımsızlık olmadan özgür basın olamayacağını vurgulayarak, "Haber medyası mali açıdan zorlandığında, kaliteden ödün verme pahasına reyting yarışına kapılabilir ve kendilerini sömüren oligarkların ya da kamusal karar alıcıların kurbanı olabilirler" dedi.

Bocandé, gazetecilerin yoksullaştığında, dezenformasyon ve propaganda şampiyonu basın düşmanlarına karşı koyacak araçlarının kalmayacağını belirterek, güvenilir bilgi üretimini garanti altına alan bir medya ekonomisini yeniden tesis etmenin önemine dikkat çekti. Bu durum, sadece Türkiye için değil, dünya genelinde basın özgürlüğünün karşı karşıya olduğu en büyük tehditlerden biri olarak öne çıkıyor.

Dünya Genelinde Basın Özgürlüğü Alarm Veriyor

RSF Endeksi'ne göre, dünya nüfusunun yarısından fazlasını temsil eden 42 ülkede basın özgürlüğü tamamen yok veya gazetecilik yapmak tehlikeli. İsrail ordusunun Gazze'de uyguladığı medya karartması ve gazetecilere yönelik saldırılar, bu durumun en çarpıcı örneklerinden biri. Ayrıca, ABD'de de ekonomik zorluklar ve medya kuruluşlarına sağlanan finansmanın durdurulması, basın özgürlüğünü tehdit ediyor. GAFAM olarak adlandırılan teknoloji devlerinin reklam gelirlerinin büyük bir kısmını ele geçirmesi de, medya kuruluşlarının ekonomik bağımsızlığını zayıflatıyor.

Basın özgürlüğünün kısıtlanması, demokrasinin temel taşlarından birinin zarar görmesi anlamına geliyor. Güvenilir ve bağımsız bilgiye erişimin engellenmesi, toplumların doğru kararlar almasını zorlaştırıyor ve dezenformasyonun yayılmasına zemin hazırlıyor. Bu nedenle, basın özgürlüğünü korumak ve geliştirmek, sadece gazetecilerin değil, tüm toplumun sorumluluğunda olan bir görevdir.

Türkiye'nin basın özgürlüğü endeksindeki gerilemesi, ülkedeki demokrasi ve ifade özgürlüğü açısından ciddi bir uyarı niteliği taşıyor. Medyanın ekonomik bağımsızlığının sağlanması, gazetecilerin güvenliğinin korunması ve yasal düzenlemelerin iyileştirilmesi, bu olumsuz tablonun değişmesi için atılması gereken adımların başında geliyor. Aksi takdirde, Türkiye'nin basın özgürlüğü karnesi daha da kötüleşebilir ve bu durum, ülkenin uluslararası itibarını olumsuz etkileyebilir.