
Esila Ayık Cezaevinde Fenalaştı! İmamoğlu'ndan Şok Açıklama
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasının ardından gerçekleşen bir protesto eyleminde tutuklanan Esila Ayık'ın cezaevinde fenalaşması, kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. "Diktatör Erdoğan" yazılı döviz taşıdığı gerekçesiyle tutuklanan Ayık'ın sağlık durumunun kötüleşmesi, insan hakları savunucuları ve siyasi çevrelerde endişe yarattı.
Esila Ayık'ın Cezaevindeki Durumu
Esila Ayık, 8 Nisan'da Kadıköy Dayanışma Sahnesi'nde düzenlenen eylemde gözaltına alınmış ve ardından tutuklanmıştı. Cezaevinde bulunduğu süre boyunca sağlık sorunları yaşayan Ayık, son olarak fenalaşarak hastaneye kaldırıldı. Avukatları, Ayık'ın kalbinin sıkıştığını ve bilinç kaybı yaşadığını bildirdi. Bu durum, Ayık'ın cezaevi koşullarının ağırlığına ve sağlık hizmetlerine erişimindeki sorunlara dikkat çekti.
Ekrem İmamoğlu'ndan Açıklama
Esila Ayık'ın cezaevinde fenalaşması üzerine Ekrem İmamoğlu'ndan da bir açıklama geldi. İmamoğlu, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "Esila Ayık'ın cezaevinde yaşadığı sağlık sorunları kabul edilemez. Derhal serbest bırakılmalı ve gerekli tıbbi müdahale sağlanmalıdır," ifadelerini kullandı. İmamoğlu, Ayık'ın tutuklanmasının siyasi bir karar olduğunu ve gençlerin düşüncelerini ifade etme özgürlüğünün engellenemeyeceğini vurguladı.
Türkiye'de İfade Özgürlüğü Tartışmaları
Esila Ayık'ın tutuklanması ve cezaevinde yaşadığı sağlık sorunları, Türkiye'deki ifade özgürlüğü tartışmalarını yeniden alevlendirdi. Birçok sivil toplum kuruluşu ve siyasi parti, Ayık'ın serbest bırakılması çağrısında bulundu. Ayrıca, Türkiye'deki cezaevi koşullarının iyileştirilmesi ve tutuklu ve hükümlülerin sağlık hizmetlerine erişiminin sağlanması gerektiği vurgulandı. İfade özgürlüğünün korunması ve gençlerin düşüncelerini özgürce ifade edebilmesi için gerekli yasal düzenlemelerin yapılması talep edildi.
Esila Ayık'ın cezaevinde fenalaşması, Türkiye'deki insan hakları ve ifade özgürlüğü konularında ciddi endişeler yaratmıştır. Ayık'ın durumu, cezaevi koşullarının iyileştirilmesi ve tutuklu ve hükümlülerin sağlık hizmetlerine erişiminin sağlanması gerekliliğini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Ayrıca, Türkiye'deki ifade özgürlüğü tartışmalarını yeniden alevlendirmiş ve bu konuda daha fazla çaba gösterilmesi gerektiğini ortaya koymuştur.