Unutulmayacak bir dönemden geçiyoruz. Medyanın, gazeteciliğin ne anlama geldiği, kimlerin gerçekten gazeteci olup olmadığı gibi sorular zihinleri meşgul ediyor. Ayşenur Arslan'ın son yazısı, bu tartışmaları alevlendirecek gibi duruyor. Gazeteciliğin tanımı, ilkeleri ve sorumlulukları üzerine düşündüren bu yazıda, cesur ifadeler ve çarpıcı tespitler yer alıyor.

Gazetecilik Nedir, Ne Değildir?

Gazetecilik, sadece haber yapmak mıdır? Yoksa daha derin bir anlam mı taşır? Ayşenur Arslan, bu soruyu farklı bir bakış açısıyla ele alıyor. Gazeteciliğin, gerçekleri araştırma, kamuoyunu bilgilendirme ve topluma hizmet etme gibi temel unsurları olduğunu vurguluyor. Ancak, günümüzde bu ilkelerin ne kadar uygulandığı ise tartışma konusu.

Arslan'ın yazısında dikkat çeken bazı noktalar:

• Gazetecinin Sorumluluğu: Gazeteci, her şeyden önce doğruyu aramak ve kamuoyuna aktarmakla yükümlüdür.
• Tarafsızlık İlkesi: Gazeteci, haber yaparken kendi kişisel görüşlerini bir kenara bırakmalı ve tarafsız olmalıdır.
• Etik Değerler: Gazetecilik, etik değerlere sıkı sıkıya bağlı kalmayı gerektirir. Yalan haber yapmaktan, iftira atmaktan ve kişisel çıkarlarını gözetmekten kaçınmalıdır.

Medyanın Rolü Ne Olmalı?

Medyanın, toplumun aynası olması beklenir. Ancak, günümüzde medyanın bu rolü ne kadar yerine getirdiği tartışmalıdır. Birçok medya kuruluşu, siyasi veya ekonomik çıkarlar doğrultusunda hareket etmekte ve kamuoyunu yanlış yönlendirmektedir. Bu durum, gazeteciliğin itibarını zedelemekte ve insanların medyaya olan güvenini azaltmaktadır.

Ayşenur Arslan'ın yazısı, medyanın kendi öz eleştirisini yapması ve gazetecilik ilkelerine geri dönmesi gerektiğini vurguluyor. Aksi takdirde, toplumun doğru bilgilendirilmesi ve demokratik süreçlerin sağlıklı işlemesi mümkün olmayacaktır.

Gazeteciliğin geleceği, bu mesleği icra edenlerin dürüstlüğüne, cesaretine ve etik değerlere bağlılığına bağlıdır. Unutulmamalıdır ki, gazetecilik, kamu hizmetidir ve toplumun çıkarlarını korumakla yükümlüdür.