İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi (DMM), Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nda geçen hafta görüşülen ve 20 maddeden ilk 4'ü kabul edilen İklim Kanunu Teklifi hakkında çıkan bazı iddiaların gerçeği yansıtmadığını açıkladı. Kurum, özellikle karbon ayak izi, emisyon ticaret sistemi ve tarım üzerindeki etkileriyle ilgili kamuoyunda oluşan yanlış algıları düzeltmeyi amaçlıyor.
Karbon Ayak İzi ve Özgürlükler Tartışması
DMM'nin açıklamasında, karbon ayak izi uygulamasıyla vatandaşların özgürlüklerinin kısıtlanmasının kesinlikle söz konusu olmadığı vurgulandı. Karbon ayak izinin azaltılması hedefinin sadece üretim yapan kuruluşlar için geçerli olduğu, bireylerin seyahat ve mülkiyet hakları gibi anayasal haklarıyla hiçbir ilgisinin bulunmadığı belirtildi. Bu açıklama, özellikle sosyal medyada yayılan ve vatandaşların seyahat özgürlüğünün kısıtlanacağı yönündeki endişeleri gidermeyi amaçlıyor.
Emisyon Ticaret Sistemi ve Karbon Vergisi İddiaları
"Emisyon Ticaret Sistemi adı altında karbon vergisi vatandaşın cebinden çıkacak" iddiasının da gerçeği yansıtmadığı belirtildi. DMM, kanunda karbon vergisine dair herhangi bir hükmün bulunmadığını ve böyle bir uygulamanın söz konusu olmadığını ifade etti. Emisyon Ticaret Sistemi'nin sadece enerji yoğun üretim tesislerini kapsadığı ve bireyleri etkilemediği de vurgulandı. Bu açıklama, vatandaşların ekonomik yük altında kalacağı yönündeki kaygıları ortadan kaldırmayı hedefliyor.
Tarım Yasakları ve Gıda Güvenliği Endişeleri
DMM, "Tarım yasaklanacak, istenilen ürün ekilemeyecek, meyve ağaçlarına el konulacak, hayvancılık yasaklanacak, yapay et yedirilecek, hayvan otlatmak yasaklanacak" şeklindeki iddiaların da tamamen asılsız olduğunu bildirdi. Kanun metninde bu yönde bir düzenlemenin bulunmadığı, aksine kanunun afet ve kuraklık risklerine karşı ülkenin topraklarını, tarımını, hayvancılığını ve doğal kaynaklarını korumayı, su ve gıda arz güvenliğini sağlamayı amaçladığı ifade edildi. Bu açıklamalar, tarım sektöründe faaliyet gösterenlerin ve tüketicilerin endişelerini gidermeye yönelik bir adım olarak değerlendiriliyor.
Ayrıca, "Küresel güçler tarım alanlarımıza el koyacak" iddiasının da doğru olmadığı vurgulandı. Paris Anlaşması'nın 2021'de TBMM'de uygun bulunarak iç hukuka aktarıldığı ve Türkiye'nin bu anlaşmayı kendi özel koşullarını ve kalkınma hedeflerini gözeterek imzaladığı hatırlatıldı. 2021'den bu yana herhangi bir kısıtlayıcı uygulamanın olmadığı ve olmayacağı belirtildi. Bu açıklamalar, uluslararası anlaşmaların ülke çıkarlarını zedeleyeceği yönündeki spekülasyonları sonlandırmayı amaçlıyor.
Sonuç olarak, DMM'nin açıklamaları, İklim Kanunu Teklifi hakkında kamuoyunda oluşan yanlış algıları düzeltmeyi ve dezenformasyonu engellemeyi amaçlıyor. Yapılan açıklamalar, kanunun içeriği ve amaçları hakkında daha net bir tablo çizerek, vatandaşların ve ilgili sektörlerin endişelerini gidermeye yardımcı oluyor. Özellikle karbon vergisi, tarım yasakları ve mülkiyet hakları gibi hassas konularda yapılan açıklamalar, kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi açısından büyük önem taşıyor.