İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nde başlattığı geniş çaplı kara saldırıları, bölgedeki tansiyonu yeniden yükseltti. Ateşkesin ardından başlayan bu saldırılar, sivillerin zorla tahliyesi ve yerleşim yerlerine yönelik operasyonlarla birlikte Gazze'deki insani krizi derinleştiriyor. Peki, bu gelişmelerin ardından Filistin'i neler bekliyor?

Gazze'de Kara Harekatı Şiddetleniyor

İsrail ordusu, 19 Ocak'ta yürürlüğe giren ateşkesin ardından 18 Mart sabahı Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarını şiddetlendirdi. Başbakan Binyamin Netanyahu'nun "Gazze'yi parçalamak ve işgali derinleştirmek" yönündeki açıklamaları, bölgedeki gerilimi daha da artırdı. Bu kapsamda, İsrail ordusu kuzeyde Beyt Lahiya, Beyt Hanun ve Cibaliya bölgelerinde yoğun bir şekilde ilerleyerek Filistinlileri zorla tahliye etmeye başladı.

Doğu kesiminde ise Gazze kentindeki Şucaiyye ve Zeytun mahallelerine doğru kara saldırıları genişletiliyor. Tel el-Heva ve Şeyh Aclin gibi Gazze'nin batısındaki mahallelere kadar ulaşılması, işgalin boyutlarını gözler önüne seriyor. Bu durum, Gazze'deki sivillerin yaşam koşullarını daha da zorlaştırıyor ve insani yardım kuruluşlarının bölgeye erişimini engelliyor.

Bu saldırılar sırasında, uluslararası hukukun ihlal edildiği yönünde ciddi iddialar bulunuyor. Özellikle sivillerin hedef alınması ve zorla tahliye uygulamaları, savaş suçları kapsamında değerlendiriliyor. Uluslararası toplumun bu duruma sessiz kalmaması ve sorumluların hesap vermesi gerektiği vurgulanıyor.

Netanyahu'nun Açıklamaları Gerilimi Artırıyor

Gazze kasabı İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun 2 Nisan'da yaptığı açıklamalar, bölgedeki gerilimi daha da tırmandırdı. Netanyahu, Gazze Şeridi'nin güneyinde bulunan Refah kentine başlattıkları geniş kara saldırıları esnasında "Gazze'yi parçalamak ve işgali derinleştirmek için saldırılarını sürdürecekleri" ifadelerini kullandı. Bu açıklamalar, Filistin halkı arasında büyük bir endişe ve öfkeye yol açtı.

Netanyahu'nun bu açıklamaları, İsrail'in Gazze'deki askeri operasyonlarının sadece bir savunma değil, aynı zamanda toprakları ele geçirme ve bölgedeki demografik yapıyı değiştirme amacı taşıdığı yönündeki endişeleri güçlendiriyor. Uluslararası hukuk uzmanları, bu tür açıklamaların savaş suçları kapsamında değerlendirilebileceğini belirtiyor.

Uluslararası Toplum Ne Yapmalı?

Gazze'deki durumun vahameti karşısında uluslararası toplumun daha aktif bir rol oynaması gerekiyor. İşte yapılması gerekenler:

• Ateşkesin sağlanması: Öncelikle kalıcı bir ateşkesin sağlanması ve sivillerin korunması için diplomatik girişimlerin hızlandırılması gerekiyor.
• İnsani yardım: Gazze'ye yönelik insani yardımların artırılması ve bölgeye erişimin kolaylaştırılması büyük önem taşıyor.
• Uluslararası soruşturma: Savaş suçları iddialarının bağımsız bir şekilde soruşturulması ve sorumluların adalet önüne çıkarılması gerekiyor.
• Siyasi çözüm: Kalıcı bir barış için adil ve kapsamlı bir siyasi çözüm bulunması şart. İki devletli çözümün hayata geçirilmesi, bölgedeki istikrarın sağlanması açısından kritik önem taşıyor.

İsrail'in Gazze'deki işgalini genişletmesi ve sivillere yönelik saldırıları, bölgedeki insani krizi derinleştirirken, uluslararası toplumun acil müdahalesini gerektiriyor. Kalıcı bir barışın sağlanması için diplomatik çabaların artırılması ve adil bir çözüm bulunması, sadece Filistin halkı için değil, tüm bölge için hayati önem taşıyor. Aksi takdirde, şiddet sarmalı devam edecek ve daha fazla insanın hayatı tehlikeye girecektir.