BirGün yazarı Feray Aytekin Aydoğan, MÜSİAD'ın zorunlu eğitim süresinin kısaltılması yönündeki talebine sert tepki gösterdi. Aydoğan, bu talebin çocuk yaşta evliliklerin ve çocuk işçiliğinin önünü açabileceği konusunda uyarılarda bulundu.

Eğitim Süresi Tartışması: Kimin Çıkarı?

Aydoğan, MÜSİAD'ın bu talebinin ardındaki motivasyonu sorgulayarak, "MÜSİAD patronlarının çocukları ülkemizde ve yurtdışında en pahalı özel okullarda, özel üniversitelerde okurken zorunlu, parasız eğitimin kısaltılması ile kaybedecek olanlar MÜSİAD patronlarının çocukları mı, emekçilerin çocukları mı?" ifadelerini kullandı. Bu sözleriyle, eğitimde fırsat eşitsizliğine dikkat çekti ve talebin kimin çıkarına hizmet ettiğini sorguladı.

Türkiye'de zorunlu eğitim süresi, çocukların gelişimine katkı sağlamak, onları hayata hazırlamak ve toplumsal refahı artırmak amacıyla belirlenmiştir. Bu sürenin kısaltılması, özellikle dezavantajlı kesimlerden gelen çocukların eğitimden mahrum kalmasına ve dolayısıyla toplumsal eşitsizliklerin derinleşmesine neden olabilir.

Çocuk Evlilikleri ve Çocuk İşçiliği Tehlikesi

Feray Aytekin Aydoğan'ın vurguladığı en önemli noktalardan biri, eğitim süresinin kısaltılmasının çocuk yaşta evliliklerin ve çocuk işçiliğinin önünü açabileceği tehlikesidir. Eğitimden uzaklaştırılan çocuklar, özellikle kız çocukları, erken yaşta evliliğe zorlanabilir ve iş gücüne dahil edilebilirler. Bu durum, çocukların fiziksel ve psikolojik gelişimlerini olumsuz etkilemekle kalmaz, aynı zamanda onların gelecekteki fırsatlarını da kısıtlar.

Çocuk evlilikleri, Türkiye'de hala önemli bir sorun olmaya devam etmektedir. Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) verilerine göre, Türkiye'de her üç kız çocuğundan biri 18 yaşından önce evlenmektedir. Bu durum, kız çocuklarının eğitim hayatından kopmasına, sağlık sorunları yaşamasına ve şiddete maruz kalmasına neden olmaktadır.

Eğitimde Fırsat Eşitliği Vurgusu

Aydoğan'ın açıklamaları, eğitimde fırsat eşitliğinin önemini bir kez daha gözler önüne seriyor. Her çocuğun, sosyoekonomik durumu ne olursa olsun, kaliteli bir eğitim alma hakkı vardır. Bu hak, çocukların potansiyellerini gerçekleştirmelerine, topluma faydalı bireyler olmalarına ve daha iyi bir gelecek inşa etmelerine olanak tanır.

Türkiye'de eğitim sisteminin iyileştirilmesi, fırsat eşitsizliklerinin giderilmesi ve her çocuğun eşit şartlarda eğitim alabilmesi için daha fazla çaba gösterilmesi gerekmektedir. Bu, sadece devletin değil, tüm toplumun sorumluluğundadır. Sivil toplum kuruluşları, eğitimciler, veliler ve iş dünyası, bu konuda işbirliği yaparak daha iyi bir gelecek için birlikte çalışmalıdır.

MÜSİAD'ın talebine gelen tepkiler, eğitim konusunun ne kadar hassas ve önemli olduğunu bir kez daha gösterdi. Eğitim, bir toplumun geleceğini şekillendiren en önemli unsurlardan biridir. Bu nedenle, eğitim politikalarının belirlenmesinde tüm paydaşların görüşleri dikkate alınmalı ve kararlar, çocukların ve toplumun çıkarlarını gözeterek verilmelidir.