Nasreddin Hoca: Türk Dünyasının Ortak Aklı ve Gülen Yüzü!
Gündem

Nasreddin Hoca: Türk Dünyasının Ortak Aklı ve Gülen Yüzü!


15 November 20255 dk okuma3 görüntülenmeSon güncelleme: 15 November 2025

Her milletin kültürel kimliğini yansıtan, zamanın ötesine geçen değerleri vardır. Bunlar, o milletin klasikleri olarak kabul edilir ve halktan evrensele uzanarak insanlığa mal olur. Nasreddin Hoca, Türk milletinin insanlık âlemine sunduğu en önemli değerlerden biridir. İşte bu değerli mirasa ışık tutan yeni bir yayın daha okuyucuyla buluşuyor: Prof. Dr. Fikret Türkmen’in Kapı Yayınları'ndan çıkan Burhaniye Tercümesi, Nasreddin Hoca Latîfeleri.

Latîfelerin Derin Anlamı

Latîfe kelimesi, sözlükte "ince, yumuşak şey; şaka; nezaket ve zarafet" anlamlarına gelirken, tasavvufta ise "insandaki ilâhî cevher"e işaret eder. Nasreddin Hoca latîfeleri, kelimelerle açıkça anlatılamayan, işaret yoluyla ehline söylenilebilen, sözden çok yaşanarak öğrenilen bilgileri içerir. Bu latîfelerde nükte özelliği, sanat inceliği ve hayal gücü ön plandadır.

Fikret Türkmen, Nasreddin Hoca Latîfeleri kitabında, Hoca fıkralarının yayılma sahalarından, basılmış eserlere, söz ve hareket komiğinden, mizah teorilerine kadar pek çok konuyu detaylı bir şekilde ele alıyor. Yazar, Afyon İl Halk Kütüphanesi arşivinde kayıtlı Letâif-i Nasreddin Hoca, Hace Nasreddin Latifesiyle Burhaniye Tercümesi eserini inceleyerek, 121 latifeyi asıl metin ve tercümesiyle birlikte sunuyor. Kitapta ayrıca sözlük, kaynakça ve tıpkı basım gibi bölümler de yer alıyor.

Nasreddin Hoca'nın Evrenselliği

Nasreddin Hoca fıkraları, Türk milletinin düşünce ve duygularının tercümanıdır. Bu fıkralarda didaktik bir amaç, sosyal bir tenkit, yapıcı bir mizah ve ince bir zekâ oyunu bulunur. Fikret Türkmen'in dediği gibi, "Hayatın mevcut görüntülerini aşarak, gülümseyen, muzip, esprili, düşündüren yüzünü olanca derinliği ve kuşatıcılığı ile Nasreddin Hoca kadar özlü anlatabilen bir başkası var mı?"

Hoca'nın fıkraları, Türk'ün safdilliği ve zekâsını birleştirerek felsefe yüklü bir derinliğe ve şaşırtıcı bir duygu zenginliğine ulaşmıştır. Bu fıkralar, Türkistan'dan Macaristan'a, Sibirya'dan Kuzey Afrika'ya kadar Türk'ün ayak bastığı her yerde farklı adlarla karşımıza çıkar. Hatta XVII. yüzyıldan itibaren Avrupalı entelektüellerin ilgisini çekmiş, Goethe gibi isimler tarafından takdirle karşılanmıştır.

Fıkraların Dini ve Sosyolojik Boyutu

Nasreddin Hoca'ya atfedilen fıkraların neredeyse tamamında tarihi, felsefi, dinî ve sosyolojik bir karşılık bulunur. Fıkralardaki zeka, hazır cevaplık, zıtlıklardan yararlanma, ima ve taşlama yoluyla bozuk idare ve yöneticilerle mücadele ön plandadır. İnsan tabiatı, kelimeler ve fikirler, davranışlar, kötü muamele, gerçeklerin söylenmesi, hatalar ve zaaflar fıkraların temel konularını oluşturur.

Fıkralarda Hoca'nın eşi, eşeği, dini konular, kadı, molla, çoban, subaşı, hırsızlık, çocuklar ve hayvanlarla ilgili pek çok farklı tema işlenir. Bu zengin içerik, Hoca'nın fıkralarını her yaştan ve her kesimden insanın ilgisini çeken evrensel bir değer haline getirir.

Sonuç olarak, Fikret Türkmen'in Nasreddin Hoca Latîfeleri kitabı, mizah, nükte ve hiciv unsurlarıyla milletimizin karakterini, kabiliyetini ve dünya görüşünü inşa etme açısından önemli bir kaynaktır. Bu eser, Nasreddin Hoca'nın fıkralarını yeniden keşfetmek ve Türk kültürünün derinliklerine inmek isteyen herkes için vazgeçilmez bir başucu kitabıdır. Hoca'nın 81. latifesinde geçen şu dizeyle bitirelim: "Yeşil yaprak arasında kara tavuk kızıl burun mu gitti"