Türkiye, karmaşık bir jeopolitik denklemin ortasında yer alırken, ülkeyi çevreleyen küresel oyunlar giderek daha belirgin hale geliyor. Özellikle Doğu Akdeniz ve Suriye'nin kuzeyindeki gelişmeler, Türkiye'nin ulusal güvenliğini doğrudan etkileyen unsurlar olarak öne çıkıyor. ABD'nin desteklediği SDG terör koridoru ve İsrail'in "Davut Koridoru" projeleri, Türkiye'nin bölgesel çıkarlarını tehdit ederken, enerji hatları üzerinden yürütülen karanlık projeler ise küresel bir stratejinin parçası olarak dikkat çekiyor. Bu durum, Türkiye'nin dış politikada daha dikkatli ve dirençli adımlar atmasını gerektiriyor.

Doğu Akdeniz'deki Jeopolitik Gerilimler

Doğu Akdeniz, doğal kaynaklar ve stratejik konumu nedeniyle uzun süredir jeopolitik rekabetin odağında yer alıyor. Bölgedeki enerji kaynakları, kıyıdaş ülkeler arasında deniz yetki alanları konusunda anlaşmazlıklara neden olurken, Türkiye'nin bölgedeki haklarını koruma çabaları da gerilimi tırmandırıyor. ABD ve bazı Avrupa ülkelerinin bölgedeki enerji projelerine verdiği destek, Türkiye'nin pozisyonunu daha da karmaşık hale getiriyor. Bu durum, Türkiye'nin bölgedeki çıkarlarını korumak için hem diplomatik hem de askeri alanda aktif bir rol oynamasını zorunlu kılıyor.

Suriye'deki Terör Koridoru Tehdidi

Suriye'nin kuzeyindeki terör koridoru, Türkiye'nin en önemli güvenlik sorunlarından biri olarak öne çıkıyor. ABD'nin desteklediği SDG (Suriye Demokratik Güçleri) adı altında faaliyet gösteren terör örgütü PKK/YPG, bölgede kontrolü ele geçirerek Türkiye'nin sınır güvenliğini tehdit ediyor. Bu durum, Türkiye'nin Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekatları gibi askeri operasyonlar düzenlemesine neden oldu. Terör örgütünün bölgedeki varlığı, sadece Türkiye'nin güvenliğini değil, aynı zamanda Suriye'nin toprak bütünlüğünü de tehdit ediyor.

• ABD'nin terör örgütüne verdiği destek
• Bölgedeki enerji kaynaklarının terör örgütü tarafından kontrol edilmesi
• Türkiye'nin sınır güvenliğine yönelik tehdit

Enerji Hatları Üzerinden Yürütülen Küresel Oyunlar

Enerji hatları, küresel güç dengelerini etkileyen önemli bir faktör olarak öne çıkıyor. Özellikle Doğu Akdeniz ve Karadeniz bölgelerindeki enerji projeleri, farklı ülkelerin çıkarlarını çatıştırırken, Türkiye de bu denklemde önemli bir rol oynuyor. Türkiye, hem enerji transit ülkesi hem de enerji tüketicisi olarak bölgedeki enerji projelerinde aktif bir rol almak istiyor. Ancak, bazı ülkelerin Türkiye'yi dışlamaya yönelik girişimleri, bölgesel gerilimi artırıyor. Bu durum, Türkiye'nin enerji güvenliğini sağlamak için alternatif enerji kaynaklarına yönelmesini ve enerji diplomasisini güçlendirmesini gerektiriyor.

Türkiye, kuşatılmaya çalışılan bir ülke olarak, bu karmaşık jeopolitik ortamda dirençli diplomasiden vazgeçmemeli. Bölgesel ve küresel aktörlerle dengeli ilişkiler kurarak, ulusal çıkarlarını korumalı ve bölgesel istikrarın sağlanmasına katkıda bulunmalıdır. Türkiye'nin, bu zorlu süreçte başarılı olabilmesi için iç birliğini güçlendirmesi, ekonomik kalkınmasını sürdürmesi ve askeri caydırıcılığını artırması hayati önem taşıyor.