CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen, Can Atalay hakkındaki Anayasa Mahkemesi (AYM) kararının Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nda okutulmamasına sert tepki gösterdi. Gökçen, meclis tutanaklarının silinmesinin "cunta rejimlerine yakışacak bir iş" olduğunu savundu. Bu açıklama, siyasi arenada geniş yankı uyandırdı ve tartışmaları alevlendirdi.
Gökçen'den Sert Eleştiriler
Gökçe Gökçen, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, "Yüce Meclis’in saygınlığını bugün Gülizar Biçer Karaca ve Sibel Suiçmez korumuş ve Anayasa Mahkemesi kararını tüm seçilmişlere hatırlatmışlardır" ifadelerini kullandı. Gökçen, AYM kararının uygulanmamasını eleştirerek, meclisin tutanaklarını silme girişiminin kabul edilemez olduğunu vurguladı. Bu durumun, demokratik ilkelere aykırı olduğunu ve meclisin itibarını zedelediğini belirtti.
Can Atalay Kararı ve Tartışmalar
Can Atalay'ın durumu, uzun süredir Türkiye gündeminde önemli bir yer tutuyor. AYM'nin Atalay hakkında verdiği karar, TBMM'de okunması gerekirken, bu durumun gerçekleşmemesi çeşitli tartışmalara yol açtı. Muhalefet partileri, kararın uygulanmamasının hukukun üstünlüğü ilkesine aykırı olduğunu savunurken, iktidar kanadı ise farklı gerekçelerle kararın uygulanmasını geciktirdi. Bu süreçte, meclis içindeki gerilim giderek arttı ve siyasi atmosfer daha da kutuplaştı.
Cunta Rejimi Benzetmesi
Gökçe Gökçen'in "Meclisin tutanaklarını silmek ve sildirmek, ancak cunta rejimlerine yakışacak bir iştir" şeklindeki ifadesi, açıklamasının en dikkat çekici noktası oldu. Bu benzetme, meclis yönetiminin tutumunu sert bir şekilde eleştirdiğini gösteriyor. Cunta rejimleri, genellikle otoriter yönetim anlayışıyla bilinir ve ifade özgürlüğünü kısıtlayıcı uygulamalarıyla tanınır. Gökçen'in bu tür bir benzetme yapması, meclis yönetiminin aldığı kararların ve izlediği tutumun ne kadar rahatsızlık yarattığını açıkça ortaya koyuyor.
Türkiye'nin demokrasi tarihinde, meclis tutanaklarının silinmesi veya yok sayılması gibi olaylar zaman zaman yaşanmıştır. Bu tür olaylar, genellikle siyasi kriz dönemlerinde veya otoriterleşme eğilimlerinin arttığı zamanlarda görülür. Meclis tutanakları, demokratik şeffaflığın ve hesap verebilirliğin önemli bir parçasıdır. Bu nedenle, tutanakların silinmesi veya değiştirilmesi, kamuoyunun bilgi edinme hakkını engellemek anlamına gelir.
Gökçe Gökçen'in açıklamaları, Türkiye'deki siyasi arenada yeni bir tartışma başlattı. AYM kararının uygulanmaması ve meclis tutanaklarının silinmesi gibi konular, demokrasinin işleyişi ve hukukun üstünlüğü ilkeleri açısından önemli soruları gündeme getiriyor. Bu tartışmaların, önümüzdeki günlerde daha da alevlenmesi ve siyasi gündemi meşgul etmesi bekleniyor.